Aşağıdaki hikaye, Feridüddin Attar’ın Mantıl al-Tayr adlı klasik eserinden alınmıştır.
PADİŞAHIN KAŞINTISI
Padişah, seyyah bir
dervişe rastlamış: “De bakalım sufi, sen mi daha esaslısın, ben mi?”
Derviş “Yorum yok” demiş.
“Yuh! Sen ne terbiyesiz
bir mahlukmuşsun derviş efendi! Karşında bu mülkün sultanı duruyor! Sualime
karşılık vermiyorsun he mi?!”
“Pekala… madem
kaşındınız, cevap vermek vacip oldu. Benim gibi fakir biri, yüzbinlerce
padişahtan yeğdir. Çünkü saltanat süren kimse, imanın tadını bilmez. Sen, kendi
egonun eşeğisin. Sırtında fazlalıktan ibaret, nahoş bir yük taşıyorsun.
Vesvesenin, korkunun ve cehaletin esirisin. Şeytan, senin yularını nereye
çekerse oraya gidiyorsun. Dervişler, nefsini dizginler ve yönetir. Anlayacağın,
benim eşeğim senin sırtına biniyor. Senin iştahın; yüzünde meymenet, kalbinde
ferahlık, bileğinde kuvvet bırakmadı. Gözün kararmış, kulağın sağırlaşmış,
beynin sulanmış. Sen, şeytanla kanka oldun. Lakin ikinizi ölüm ayıracak. Gene
de dert etme. Nasılsa cehennemde kavuşacaksınız!”
(Ben de Afili filintalar blogundan alıntıladım)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder