11 Şubat 2015 Çarşamba

NURİ BİLGE CEYLAN İZLENİMLERİ

     Nuri Bilge Ceylan herkesin bildiği gibi filmleriyle tanınan en son da Cannes’da aldığı ödülle oldukça ses getiren bir sanatçı. Filmlerini izleyen farklı kafalardaki her insan onun filmlerinin “durağan” olduğu konusunda hem fikirdir. Hatta bazen izlediğimiz videolarda veya gördüğümüz
manzaralar karşısında eğer bir durağanlık hakimse “baksana ya Nuri Bilge Ceylan filmi gibi” filan diyoruz.  “Nuri Bilge Ceylan filmi olmak” gibi bir deyim türemiş yani. Başka bir açıdan ise toplumda  genelde kolay tüketilen, fazla düşündürmeyen, akıcı filmlerin gişe yaptığını düşünürsek; Nuri Bilge’nin bu denli halk tarafından tanınması da bence onun için ayrı bir başarıdır diye düşünüyorum.

     
     Nuri Bilge’nin ilk izlediğim filmi Kış Uykusuydu. Bu şaheseri sinemada izleme şerefine nail olmuştum. Salon oldukça büyük olmasına rağmen toplamda 10 kişi yoktu. Film başladı, tabi Kapadokya’da geçiyor, sahneler kartpostal gibi, her şey çok doğal sanki olaylar gözümün önünde oluyor gibi,haliyle oyunculuklar mükemmel. Sonra bir baktım ki filme kendimi oldukça kaptırmışım. Ara verildiğinde uykudan uyanır gibi oldum, tekrardan başladığında geri uykuya dönmüş gibi. Özellikle şöminenin başında karı ile kocanın konuşması beynime çekiçler indiriyordu, sanki bir aksiyon filmiymiş gibi soluksuz izlemiştim o sahneyi. Biraz abartıyor olabilirim tabi ama hissiyatım böyleydi, sanırım kendimi ana karakterle oldukça özdeşleştirdiğimden olsa gerek. Film yaklaşık 3 saat 20 dakika. Yani durağan bir filmin bu süre boyunca izleyiciyi baymaması büyük ustalık gerektirir. Ama tabi yine de herkes de beğenmedi ben salondan çıkarken 2-3 kişiydik çoğunluk yarısında terk etmişti bile. Hıncal Uluç bir yazısında filmin 200 saatlik bir çekimi olduğunu güç bela 4 saat 50 dakikaya indirildiğini yazmıştı.  Kimileri “uff ya o neymiş öyle ömrümüz solar” diyebilir tabi saygı duyarım (ima yok!) çünkü sinemadan her insan başka şeyler bekler. Ama benim için bir buçuk saatlik dilimde ne anlatmış olabilceği mevzusu oldukça merakımı celb ediyor. Yeni çıkan DVD sinde uzun versiyonunu göremedik, keşke koysalarmış.

     
     Daha sonrasında ise sırayla Bir Zamanlar Anadolu’da ve 3 Maymun filmlerini izledim. Onları da beğendiğimi söyleyebilirim. Yazıyı uzatmamak adına onlara değinmeyeceğim, ama bir tavsiye olarak özellikle 3 Maymun’da kahramanımızın zil sesi tonu olan Yıldız Tilbe “sen de mutlu olma e mi ?” şarkısını arabesk playlistinize ekleyin derim. Ara ara açar dinler, dertlenirim. Neyse…
     

     Geçen Pazar Cermodern’de Özkekos grubu olarak (bir fireyle) kahvaltı yapalım dedik. Pazar günleri açık büfe kahvaltıda indirim yapıyorlarmış, hava güzel, ortam güzel sonrasında da vakit geçirmek için sergi gezeriz filan dedik ve gittik. Bir pazar kahvaltısını orada yapmanızı öneririm, biz güzel vakit geçirdik. Sonrasında ise yaklaşık bir ay önce müzeye gelen Nuri Bilge Ceylan fotoğraf sergisini gezdik.




    
     Türkiye’nin birçok köşesinden Nuri Bilge tarafından çekilmiş panoramik fotoğraflardan oluşuyordu sergi.  Özellikle Kars,Doğubeyazıt ve İstanbul’a biraz ağırlık verildiğini düşünmekle birlikte diğer illerden de fotoğraflar vardı. Genel olarak manzara değilde, insanlara yer verilmişti. Şahsen genelde manzara resimlerim diğerlerine göre iyidir. Sergide fark ettim ki asıl ustalık insan fotoğrafı çekebilmekte. Fotoğraflarda insanların yüzlerindeki ifadeler oldukça çarpıcıydı. Hatta kadraja giren insanların yüz halleri sanki yaşadıklarını, sıkıntılarını, mutluluklarını yansıtıyormuşçasına fotoğraflarda yer alıyordu. Ben ise o doğallığı millet makineye bakmazken bile yakalayamıyorum kardeşim. Neyse…




     
     Bazı fotoğrafların ise kafamda sanki hareket ettiğini söyleyebilirim. Nitekim Doğubeyazıt’da çekilmiş bir fotoğraf belki de köyün tüm çocuklarının oynarken durduğu o an sanki donuk değil, hareket ediyordu. Aynı ülkede yaşıyoruz ama aramızda dağlar kadar fark var. Sergi genel olarak Anadolu’dan yer değil de insan manzaralarına odaklandığı için empati kurma imkanı veriyordu. Sadece tek eleştirim(haddime mi gerçi tam bilemiyorum) resimlerde sanki biraz fazla photoshop kullanılmış olmasaydı. Nitekim fotoğrafların Nuri Bilge’ye ait olduğunu düşünürsek daha doğal olmasını beklerdim. Sanırım fotoğrafçılıkta photoshop kaçınılmaz bir olay. Zaten ben de filtre filan koyuyorum o da photoshop sayılabilir. Neyse…
   
     Sonuç olarak bir gidin görün derim. Çıkarken de ziyaretçi defterine bir iki şey çiziktirin. Bizim yazdığımız şeyi buraya koymuyorum yoksa bu yazıyı yazanın ben olduğuna inanmayabilirsiniz. Gidersiniz açın bakın,okuyun.


(PS bahsettiğim Yıldız Tilbe şarkısı. Çok sert https://www.youtube.com/watch?v=kjuqa2WB2Ng )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder